MİMARLIK'tan
Mimarlık eğitimi, dergimizin sayfalarında uzun süredir ve ısrarla ele aldığımız temel başlıklardan biri. Bugün mimarlık eğitiminin neredeyse tüm aktörlerinin üzerinde uzlaştığı ortak bir tespit var: Son yıllarda nicel olarak mimarlık okulları hızla artarken nitelikli bir mimarlık eğitimi ortamı kurmak giderek zorlaşıyor; böylelikle kurumların eşdeğerliği ve mimarlık mezunlarının mesleki yeterliliklerinin ulusal ve uluslararası standartları açısından çeşitli yetersizlikler göze çarpıyor. Bu sorunların önemli bir bölümü, mimarlık okullarının eğitim ve kültür ortamlarıyla, mekânsal, donanımsal ve insan kaynakları yeterlilikleriyle ve bunlara bağlı olarak eğitim süresiyle ilgili kaygılarla ilişkili. Kasım ayında düzenlenen 13. Mimarlık ve Eğitim Kurultayı bu konuları bir kez daha gündeme taşımakla kalmadı, günümüzde mimarlık eğitiminin küresel çaplı krizlere yanıt verecek sorumlulukla yeniden yapılanması gerektiğini de ele aldı. Ancak tüm bu tartışmalar olurken ülkemizde üniversite eğitim süresinin üç yıla indirilebileceğine dair açıklamalar da gündemde yer aldı. Oysa ülkemizde mimarlık yetkisinin doğrudan mimarlık diploması ile kazanılıyor olması, eğitim süresiyle ilgili tartışmaları hem eğitim hem meslek pratiği açısından yaşamsal kılıyor. Bu bağlamda ortaya çıkan güncel tartışmalar, Mimarlık dergisinin bu sayısının gündem yazısının da temel eksenini oluşturuyor.
Bu sayıda dosya aracılığıyla öne çıkan bir diğer konu ise, 1985 yılında ülkemizden üç varlığın Dünya Mirası Listesi’ne girmesinin kırkıncı yıl dönümü vesilesiyle UNESCO Dünya Mirası kavramını ve İstanbul’un Tarihi Alanları (Sultanahmet Arkeolojik Parkı, Süleymaniye Camisi ve Çevresi, Zeyrek Camisi ve Çevresi, Kara Surları), Göreme Milli Parkı ve Kapadokya ve Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası’nın geçirdiği kırk yıllık sürecin değerlendirmesinden oluşuyor. Değerli katkılarla biçimlendirdiğimiz dosya ülkemizde koruma kültürünü tartışırken önemli bir birikimi de bir kez daha gözler önüne seriyor.
Bunun yanı sıra, dergimizin bu sayısında geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen mimarlık etkinliklerine ilişkin kapsamlı değerlendirmelere de yer veriyoruz. Mesleki buluşmaları kayıt altına alırken bir yandan da mimarlık ortamının güncel tartışma başlıklarını, eğilimlerini ve ortaklaşma biçimlerini görünür kılmayı amaçlayan bu etkinlikleri, mimarlık kültürünün sürekliliğini ve eleştirel üretim alanlarını besleyen önemli platformlar olarak sayfalarımıza taşıdık.
Önümüzdeki sayıda ise, içinde bulunduğumuz dönemin en heyecan verici ve aynı zamanda en tartışmalı başlıklarından biri olan yapay zekâyı odağına alan bir dosya ile okurlarımızla buluşmayı planlıyoruz. Mimarlıkta yapay zekânın tasarım, temsil, üretim ve karar destek süreçlerine giderek daha fazla entegre olduğu günümüzde, bu dosya aracılığıyla hem teknik olanakları hem de etik, pedagojik ve mesleki sonuçları birlikte tartışmayı hedefliyoruz. Yapay zekânın mimarlık eğitimi ve meslek pratiğinde nasıl bir dönüşüm potansiyeli barındırdığını, hangi riskleri ve fırsatları beraberinde getirdiğini çok yönlü katkılarla ele alacağız.
Ayşen Ciravoğlu
Bu icerik 29 defa görüntülenmiştir.