XIX. ULUSAL MİMARLIK SERGİSİ VE ÖDÜLLERİ
Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Üzerine Notlar
Neşe Gurallar
Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri programının on dokuzuncusunun sonuçlarına ilişkin hazırladığımız Dosya’da daha önce yer veremediğimiz Seçici Kurul Raporu ve Seçici Kurul üyelerinin izlenim ve yorumlarını aktardıkları yazılarını sizlerle paylaşıyoruz.
1988 yılında başlayan Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Türkiye’nin ilk ve dolayısıyla en köklü mimarlık ödülü olarak programına devam ediyor. Otuz altı yıldır süren ve 2024 yılında on dokuzuncusu gerçekleştirilen programın Seçici Kurul Üyesi olmaktan onur duydum. Seçici Kurul ortak raporunda yarışma ve seçim süreci, ödüllere ilişkin raporlarda ise ödüle değer bulunma gerekçeleri açıklanmış olduğu için, bireysel yazımda, Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nin kapsamına ait notlarımı ve seçim yöntemlerine ilişkin önerilerimi iletmeyi bir fırsat olarak görüyorum.
Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde bakışlar doğal olarak ödüllere odaklanıyor. Oysa programın adından da anlaşılacağı üzere ‘sergi’, verilen ödüller kadar değerli. Bu sergiler Türkiye’deki mimarlık pratiğini yansıtmayı, kayıt altına almayı, gelecek nesillere aktararak bir hafıza kurmayı sağlıyor. Adındaki “Ulusal” ifadesi ise programı yalnızca Türkiye için üretilen eserlerle sınırlamıyor. Mimarlar Odası’na kayıtlı olan tüm mimarların, yurtdışında tasarladıkları ya da gerçekleştirdikleri eserleri de yansıtması nedeniyle, ülke sınırları dışındaki mesleki birikim ve deneyimimizi de ortaya koyuyor. Cumhuriyetin yüzüncü yılını kutladığımız bu günlerde, geçen yüzyıl içinde; mimarlık hizmeti alan bir ülkeden, mimarlık hizmeti sunan bir ülkeye dönüşümüzün izlerini Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nin kayıt altına aldığı örnekler aracılığı ile izlemek mümkün.
Yurtdışı örneklerin dikkate değer sayıda olduğu ve yapı tipolojilerinin geniş bir alana yayıldığını gözleyebiliyoruz. Genel olarak katılımın en yüksek olduğu 2012 yılında ve yakın yıllarda yurtdışı örneklerin sayısı 10 - 14 arasında gerçekleşmiş. Bu yıl ise 3 katılım oldu. Kabaca bir gözlemle yurtdışı örnekleri arasında Azerbaycan’ın başı çektiği görülebilir. Azerbaycan’ın yanı sıra bölgede; Rusya, Özbekistan, Kazakistan ve Tacikistan’a mimarlık hizmeti sunulmuş görülüyor. Mesleki ilişkiler ağının Hindistan, Litvanya, Senegal, Kosova, Cezayir, Somali, Nijerya, Umman, Dubai, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İrlanda, Romanya, Ukrayna, İsviçre, Ekvator Ginesi, Japonya, Libya, Irak, Peru, Kore, Sudan ve Hırvatistan’a uzandığı gözlenebilir. Yapı ya da Proje Dalı’nda sunulan eserler; medya merkezlerinden, kongre merkezlerine; müzelerden, hastanelere; AVM’lerden, ofis yapılarına; otellerden, stadyumlara; geniş bir alanda mesleki birikim sergiliyor. Türkiye’deki mimarlık pratiğinin yurtdışındaki örneklerini incelemek, ilerideki araştırmalar için, mimarlık alanı yanı sıra, genel olarak sosyal bilimler, uluslararası ilişkiler ve ekonomi alanlarında da değerli ipuçları verebilir.
Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri 1988 yılında sergiye alınan 154 eserle başlamış. Bu sayı, 2012 yılında 241’e ulaşan rakamla zirve yapmış görünüyor. En düşük rakam ise 2000 yılında 76. Bu yıl sergiye alınan eser sayısı ise 97 oldu. Sergi ve Ödül programına katılım sayısı üzerine detaylı bir analiz, şüphesiz, yalnızca Sergi ve Ödül programına dönük ilgiyi değil, ülkenin ekonomi politikasının genelde inşaat sektörü ve özelde mimarlık pratiği üzerine etkisini de dikkate almayı gerektirir. Bu yazının sınırları içinde detaylı bir analiz mümkün değil. Ancak aşağıdaki
[1] rakamlardan da izlenebileceği gibi 2012 yılında görülen zirve, hızlı ve istikrarlı bir inişe dönmüş ve son üç programda (2020, 2022 ve 2024) değerlendirmeye alınan eser sayısı 90 - 100 aralığında kalmış bulunuyor. Katılım sayısındaki düşüş, siyasi ve ekonomik krizlerle şüphesiz ilişkili.
Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri ile mimarlık alanındaki başarıların onaylanması kadar bu başarıların tüm ülkede duyurulması son derece değerli. Bu konuda Mimarlar Odası Genel Merkezi ve Şubeleri’ne düşen, programın sosyal medya yanı sıra ulusal ve yerel basın aracılığı ile daha fazla haber olmasını sağlamaktır. Kente, yapılarımıza ve çevreye karşı duyarlılığın artmasını istiyorsak, iyi mimari örneklerin bilinirliğini ve bunların sahiplenilmesini artırmalıyız. Ödül alan yapılara plaket çakılması devam etmesi gereken son derece değerli bir uygulamadır. Bu etkinlik programın sosyal medyada ve basında duyurulması için bir fırsat olarak görülmelidir. Ödül töreni ve sergilerle sınırlı kalmamalı, her etkinlik haberleştirilmelidir.
Ödül vermek, almaktan daha büyük bir sorumluluk getirmektedir. Ödülün ciddiyeti ve prestiji, ödül alan yapının başarısı ile kanıtlanmaktadır. Mimarlık dergisinin 2014 yılı 380. sayısında yayımlanan Yapı Dalı Ödülü’ne ait bir eleştiri yazımda, Yapı Dalı Ödülleri’nin yapıyı yerinde görerek ve inceleyerek verilmesi gerektiğini belirtmiştim (s. 53). İnşa edilmiş yapıların, inşa durumunu görmeden, yalnızca müelliflerin gönderdiği özel çekim fotoğraflar üzerinden değerlendirme yapmak yeterli değildir. İnşa edilen yapının mevcut durumunu belirlemek ise büyük bir bütçe gerektirmeden çözülebilir. Oda, şube ve temsilcilikleri aracılığı ile Ödül Adayı yapıların mevcut durumu hakkında rapor alabilir. Bu elbette Ödül Komitesi’ne yeni bir mesai olacaktır.
Sergi ve Ödül Yönetmeliği’nin 4. Maddesine göre, “Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu tarafından en az 3 kişi[nin] komite üyesi olarak” atanması gerekiyor. 2024 yılında ise ne yazık ki bu görev iki kişinin omuzlarında kaldı. Sergi ve Ödüllerin önemi ve getirdiği yük dikkate alınarak, komite üye sayısının en az üç olması zorunludur. Ödül tarihi boyunca üç ya da dört, kimi yıllarda ise beş kişinin yüklendiği sorumluluğu iki kişi olarak taşıyan Petek Ceyhan Ergül ve Melis Özge Gayretli’ye emekleri ve özenleri için bu vesile ile ayrıca teşekkür ederim.
Ulusal Mimarlık Sergi ve Ödülleri’nin ülke çapında bilinirliğinin artması ve başarısının sürmesi dileği ile aktardığım önerilerin okurlar tarafından destekleneceğini ve Oda Genel Merkezi tarafından dikkate alınacağını umarım.
NOT
[1] Programın internet sayfasında sergiye alınan eser sayısı yıllara göre şöyle görünüyor: 1988 - 154, 1990 - 100, 1992 - 97, 1994 - 160, 1996 - 173, 1998 - 108, 2000 - 76, 2002 - 117, 2004 - 177, 2006 - 202, 2008 - 172, 2010 - 160, 2012 - 241, 2014 - 209, 2016 - 177, 2018 - 123, 2020 - 96, 2022 - 98. (http://www.mo.org.tr/ulusalsergi/). [Erişim: 06.09.2024]. Internet sayfasında bulunan bu sayılarda sergiye alınmayan proje sayısı verilmemiş. Bu yıl ise yapılan 111 başvurudan 14 eser değerlendirme dışında kaldı.
Bu icerik 8 defa görüntülenmiştir.