443
MAYIS-AĞUSTOS 2025
 

MİMARLIK'tan

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Giriş
    Dosya Editörleri: Nurbin PAKER, Ayşen CİRAVOĞLU

  • Soruşturma
    Dürrin Süer, Burak Altınışık, Gülsün Tanyeli, Hasan Şener, Kerem Erginöz, Hüseyin Kahvecioğlu, Mert Uslu, Semra Uygur, İbrahim Canbulat

  • Kıyı ile Kent Arasında: İzQ İnovasyon Merkezi
    İpek Akpınar, Prof. Dr., İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Bölümü; Aysu Gürman, Arş. Gör., Yaşar Üniversitesi Mimarlık Bölümü; Doktora Adayı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Bölümü

XIX. ULUSAL MİMARLIK SERGİSİ VE ÖDÜLLERİ

YAYINLAR

  • Antalya Arkeoloji Müzesi (1972)
    Hilal Tuğba Örmecioğlu, Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Bölümü; Aslı Er Akan, Prof. Dr., Çankaya Üniversitesi Mimarlık Bölümü

MİMARLIK GÜNDEM



KÜNYE
XIX. ULUSAL MİMARLIK SERGİSİ VE ÖDÜLLERİ

19. Dönem Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Hakkında

Cem İlhan

Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri programının on dokuzuncusunun sonuçlarına ilişkin hazırladığımız Dosya’da daha önce yer veremediğimiz Seçici Kurul Raporu ve Seçici Kurul üyelerinin izlenim ve yorumlarını aktardıkları yazılarını sizlerle paylaşıyoruz.

Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri programı Türkiye’de mimarlık alanında önemli bir etkinlik olarak kabul edilmekte, iki yılda bir yapılan organizasyon ile ülke genelindeki mimarların projelerini tanıtmak ve başarılı çalışmaları ödüllendirmek amacıyla gerçekleştirilmekte. Bu sayede çeşitli disiplinlerdeki mimari çalışmaların topluca sergilendiği bir platform oluşturulmakta. Sergi ülkenin farklı bölgelerinden gelen mimarların katılımıyla zenginleşip üretim çeşitliliğini artırırken, sektördeki yenilikleri ve trendleri de takip etme imkanı sunuyor. Sürekliliğini kaybetmeden bugüne kadar gelen sergi ve ödül programı bir “ödül endüstrisi”nin geliştiği zamanımızda nitelikli çalışmaların kayıt altına alındığı, gündeme getirildiği saygın bir etkinlik olmayı sürdürüyor.

19. Dönem Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri programında bu yıl yine farklı kategorilerdeki yapılar ve geniş bir yelpazedeki projeler değerlendirilip ödüller sahiplerini buldu. Bu vesileyle, “İki yılda bir tekrarlanan Ulusal Mimarlık Sergisi meslek odamızca kayıt altına alınan gerçek bir güncel bir Türkiye ‘mimarlığı’ panoraması mıdır?” sorusu da yeniden gündeme geldi. Sergiye dair birkaç gözlem bu soruya cevap verebilir.

Ulusal Mimarlık Sergisi, niteliği sürekli tartışılan ama daha iyisinin de ortaya çıkmadığı bir etkinlik. Serginin bir panorama olarak nitelenebilmesi için katılım düzeyinin olabildiğince yüksek seviyeye çıkması gerektiği söylenebilir. On dokuzuncu sergi ve ödül programına katılımın jürinin beklentisinin altında olduğunu söyleyebilirim. İnşaat sektöründeki niceliksel üretim ile oranlama yaparsak mimarlık alanında niteliksel seviyenin de aynı oranda arttığını maalesef söyleyemiyoruz. Yine de, mimarlık medyası, ofislerin web siteleri, sosyal medyaya baktığımızda edindiğimiz izlenim başvuran proje sayısının üzerinde olduğu. Bu izlenim beklentiyi de yükseltiyor. Sergide yer alması gerektiğini düşündüğümüz birçok proje ve yapıyı başvuranlar arasında görememek bizleri düşündürdü. Geçmiş yıllarda bazı yapıların imar hukukundan kaynaklı dava konusu parsellerde üretilmesi, mesleki denetimden geçmemiş olması gibi engellerin olduğunu biliyoruz. Bunların dışında, başvuru sayısının azlığına neden olabilecek pano ücretleri, sergiyi destekleyebilecek etkinliklerin yetersizliği ya da sadece meslek camiasındaki basit ihmalkarlıklar gibi sebeplerin araştırılması ve ilgiyi artırmak üzere iyileştirmelere gidilmesi hem sergi organizasyon komitesi hem de jüriler için bir görev olarak duruyor.

Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Programında seçici kurulların asıl hedefi nitelikli, özgün, sözü olan, örnek teşkil edebilecek, ana kanal üretimden farklı duran işleri öne çıkarabilmek. Böyle bakınca da düşük katılıma karşın içerik ve nitelik olarak yüksek olan seviyenin jürinin işini kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Seçici kurulun bir yarışma jürisi ile karıştırılması her zaman gündeme gelen bir konudur. Bu yılki programda da ödüle değer bulunan projeler üzerinde tartışmalar oldu. Oysaki bu programın bir yarışma olmadığını unutmamak gerekiyor. Sergiye gelen işleri tema olarak ortaklaştıran farklı kategoriler olmakla birlikte, ihtiyaç programı ve bağlamı birbirinden tamamen farklı mimarlık ürünlerini ortak kriterlere bağlamak zor.

Ödül töreni bu programa dair sürecin tamamlayıcısı bir takım ek gözlemlere, ek görüşlerin ortaya çıkmasına olanak sağlıyor. Ödül ve sergi vesilesiyle Türkiye’nin çok farklı yerlerinden gelen meslektaşlar ve farklı kuşaklar birbirleri ile tanışma, konuşma, görüş alma imkanı buluyor. Bu imkan katılımcıları çok heyecanlandırıyor. Bu niteliği ile ödül töreni sadece ödüllerin verildiği ve serginin görüldüğü bir akşam olmanın ötesinde bir anlam taşıyor. Büyük enerji, emek ve özveriyle ortaya çıkan çalışmaların sunum ritüelinin de mesleğin saygınlığını artırması, özendirici olması için en az sergilenen ürünlerin kendisi kadar önemli. Bu açıdan bakınca rahat bir sergi mekânının seçimi, meslektaşlar arası etkileşimi sağlayacak bir takım etkinliklerle zenginleştirilmesi üzerinde düşünülmesi gereken ve yeniliklere gidilmesi gereken konular.

Etkinliklerin sadece ödül gecesinde değil bir sonraki programa kadar geçen sürede de geliştirilmesi gerekli görünüyor. İki yılda bir tekrarlanan sergi arada geçen süre boyunca ödüllendirilen eserlerle sınırlı olarak Türkiye’yi dolaşıyor. İki yıl boyunca sergi ve ödül programına dair etkinlikler yapılıyor. Ancak son yıllarda bu akışta aksaklıklar olduğunu görüyoruz. Örneğin, bir önceki programda Mimar Sinan Büyük Ödül’üne layık görülen Sevinç Hadi için bir yayın hazırlanmadığı gibi herhangi bir etkinlik de gerçekleştirilmedi. Bir yandan bu eksikliğin giderilmesini beklerken son programda ödül alanlar için layık oldukları organizasyonların yapılması ve yayınların hazırlanması takipçisi de olacağımız bir konu.

Bir sonraki sergide görüşmek üzere…

Bu icerik 8 defa görüntülenmiştir.