XIX. ULUSAL MİMARLIK SERGİSİ VE ÖDÜLLERİ
XIX. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Üzerine Görüşler ve Değerlendirmeler
Acar Avunduk
Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri programının on dokuzuncusunun sonuçlarına ilişkin hazırladığımız Dosya’da daha önce yer veremediğimiz Seçici Kurul Raporu ve Seçici Kurul üyelerinin izlenim ve yorumlarını aktardıkları yazılarını sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle bizi böylesine onurlu bir görev için seçen ve seçici kurul üyeliğine değer bulan Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu’na teşekkür ederiz. Yeni seçilen Başkan ve Yönetim Kurulu’na da ayrıca başarılar dileriz. Günümüz ortamında - koşullar belli - işleri hayli zor ve çetin… Yıllardır süregelen ve örgütlü mücadele ile elde ettiklerimizi bile riske sokan ya da verilen hakları bile elimizden almaya çalışan - telif hakları, mesleki haklar vs. gibi - bir yönetim anlayışı ile yapılan kararlı mücadelede Oda’daki arkadaşlarımızın ödedikleri bedel ortada iken… Hepsini bu özverili çalışmalarından ötürü kutlamak ve elimizden geldiğince de desteklemek gerekir diye düşünmekteyim…
Gelelim bu dönemki ödül değerlendirmelerine… 2016 yılı Ödülleri Seçici Kurul Değerlendirme yazısında da belirttiğim gibi değişik bir jüri, çok değişik sonuçlar alabilir ve bizden farklı bir ödül tablosu ile karşılaşabilirdik. Bu mimarlık mesleğinin vazgeçilmez özelliğidir. Bu nedenle eleştirileri büyük bir olgunluk ve saygı ile karşılamaktayız. Ancak büyük ödülün - Sn. Han Tümertekin’e verilen Mimar Sinan Ödülü - sosyal medyada özellikle Tarlabaşı kentsel dönüşümünde proje yaptığı için aldığı eleştiriler üzerine birkaç cümle söylemek gerekiyor. Geriye dönüp bakacak olursak benim de pek benimsemediğim, başlangıçta işi üstlendiğim halde yapılan ilk toplantıda mesleki ilke ve görüşlerimle uyuşmadığı için çalışmalardan çekildiğim ve devam etmediğim Tarlabaşı Kentsel Dönüşüm Projesinde çalışan ve hatırı sayılır proje üreten birçok meslektaşımıza bugüne dek sayısız ödül verildi ve bu konu hiç gündeme getirilmedi. Ayrıca Sn. Han Tümertekin’in ödül gerekçesinde dile getirildiği gibi mesleğini nitelikli olarak yapmaya çalışan ve inandığı mesleki doğrulardan ödün vermeyen ve uluslararası saygın bir ödül almış (Ağa Han Ödülü, B. Evi) değerli bir meslektaşımızdır.
Gelelim diğer ödüllere… Mesleğinin en verimli zamanında kaybettiğimiz Sn. Şandor Hadi 2024 - 2026 dönemi Anma Programı için oybirliği ile seçilmiştir. Metrekare fiyatlarının milyonlarca lira ettiği Maçka’daki Reasürans Binası’nda yarattığı kamusal alan tasarımı bile bu ödüle değer nitelikler taşımakta olup ödülün verilmesinde bence geç bile kalınmıştır. Kısa bir süre önce yıkılan “korumayı başaramadığımız” Beyazıt Kütüphane Binası ise yine bu meslektaşımızın başarılı yapıtlarından biridir. Mimarlığa katkı ödüllerinde ise Sn. Ali Artun ve Aura İstanbul, yıllardır mesleğe yaptıkları katkı ve hizmetler nedeni ile seçilmiş ve ödüllendirilmiştir.
Ödül alan diğer konu ve adaylara gelince, mesleki açıdan değerli bulduğum ve hem de benim ilgi alanıma giren (koruma - restorasyon) başlıca şu beş projeyi ayrıca değerlendirmek isterim:
Bunlardan ilki Sn. Yusuf Burak Dolu ve Arzu Özsavaşçı’nın projelendirip uygulamayı da yönettiği “Çanakkale - Seddülbahir Kalesi” 25 yıl süren, yoğun bürokrasi ve mücadelelerle sürdürülen sonuç ürün olarak başarılı bir çalışma. Restorasyon işine bir ömür vermiş bir meslek adamı olarak bu işin ne kadar zor ve yorucu olduğunu bilen bir kişi olarak meslektaşlarımızı kutluyorum. Ayrıca restorasyon ve yeniden kullanımın gerektirdiği çağdaş eklerin de çok başarılı olduğunu ve örnek alınması gerektiğini de ayrıca belirtmek isterim.
İkincisi, Sn. Mert Uslu’nun projelendirip, uyguladığı “İzmir - Bornova, Pako Sokak Hayvanları Sosyal Yardım Kampüsü Çalışması” mimarinin sadece insanlar için değil, sokak hayvanları, kedi, köpek vs. diğer canlar için de ne kadar gerekli olduğunu gösteren farklı bir çalışma… Bu ve benzeri çalışmaların devamının gelmesi dileği ile ödüle değer bulunmuştur.
Sn. Alişan Çırakoğlu ve Ilgın Avcı’nın “Dolmabahçe Gazhanesi Yeniden İşlevlendirme Projesi” tüm Batı dünyasında başarılı örneklerini gördüğümüz bir yeniden işlevlendirme projesi… Ümit veren ve uygulamasını çok merak ettiğim bir çalışma… Kente çok yakın ve hayat verilebilecek, soluk aldıracak bir proje… O nedenlerle Proje dalında ödül değer bulunmuştur.
Sn. Cem Sorguç’un projelendirip, uygulamayı yönettiği “T. Evi”ne ise Jüri Özel Ödülü verilmiştir. Ödül gerekçe raporunda da belirttiğim gibi: Tümüyle betona gömülü ve rant sağlayıcı - ve neredeyse tipoloji oluşmuş - sayısız örnek tatil evlerine karşın “T. Evi”nde tüm mekânlar parçalanarak içe dönük bir ortak yaşam avlusu etrafında ve tek katlı olarak toparlama çabası başarılı bulunmuştur. Mimarın kendi ifadesi ile “bu parçalanma ayrıştırmadan çok, biraraya getirme çabasıdır.” Yine avluda yer alan anıtsal nitelikli ağaçların korunması ve tasarım sürecinin küçük eskizlerle anlatılması takdir edilmiş ve bu çalışma seçici kurulun oybirliği ile jüri özel ödülünü almaya değer bulunmuştur.
Gelelim Fikir Sunumu dalında yarışan ve benim ve Seçici Kurul arkadaşlarımın çok değerli bulduğumuz Sn. Onur Kutluoğlu, Sn. Umut Şumnu, Sn. Cem Dedekargınoğlu, Sn. Kayhan Kaya ve Sn. Bahadır Yazıcı’nın “Çizgilerle Modern Türkiye Mimarlığı, Grafik Roman Serisi” adlı çalışmaya…
Özellikle “Ankara Palas’ın Merdivenleri” ve “Opera’nın Hayaleti” adı altında hem kitap hem de sanal ortamdaki videolar ile iki mimarın ve yapılarının gündeme getirildiği çalışma… Hem tasarım, hem kurgu hem de sunum açısından çok başarılı bulunmuştur. Özellikle “Opera’nın Hayaleti”nde Mimar Şevki Balmumcu’nun, yapısının sergi evinden opera binasına dönüştürülmesi üzerine yaptığı haklı eleştiriler ve sonrasında yaşama küsmesi ve yokluk içinde vefat etmesi, bir mimarın mesleğine bağlılığının hangi boyutlara varabileceğinin ilgi çekici ve hazin bir örneğidir.
19. Dönem Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri kapsamında bu etkinliğe katılan, ödül alan ve alamayan tüm katılımcı meslektaşlarımı kutluyor ve başarılar diliyorum…
Bu icerik 9 defa görüntülenmiştir.