441
OCAK-ŞUBAT 2025
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KORUMA / YAŞATMA

İklim Krizi ve Politik Ekoloji Kesişiminde Mardin: Su Kültürü ve Tarihi Kentsel Peyzaj Dinamikleri

Serdar Aydın, Dr. Öğr. Üyesi; İzzettin Kutlu, Arş. Gör. Dr.; Deryanur Şimşek, Arş. Gör.; Berat Çelebioğlu Arş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Bölümü

İklim krizi, kültürel mirasa sahip tarihi kentsel peyzaj alanlarında insan-doğa ilişkisini karmaşık ve çok yönlü hale getirmekte; kentsel ve kırsal alanlar arasındaki giderek artan ayrışma ise sorunu daha da şiddetlendirerek insan ve doğa arasındaki bağı zayıflatmaktadır. Yazarların yenilikçi yöntemler uygulayarak ürettikleri bu çalışmada, iklim krizinin kültürel mirasa ve tarihi kentsel peyzajlara olan etkilerini anlamak, bu bağlamda insan - doğa ilişkilerini güçlendirmek ve sürdürülebilir stratejiler geliştirmek amaçlanıyor. Böyle bir evrensel stratejinin tarihi kentsel peyzaj alanlarında kültürel mirasın korunması ve yönetimiyle nasıl bütünleştirileceği sorusunun, Mardin şehrinin su ekosistemi üzerinden kurduğu bağlamda değerlendirildiği çalışma, teorik araştırmayı ileri düzey hesaplamalı analiz yöntemlerinin kullanımı ile destekleyerek Türkiye'nin mimari ve kentsel mirasına dair pratiğe de katkıda bulunmayı hedefliyor.

Kuraklık sorununun ciddi bir düzeyde hissedildiği bugünlerde birçok kent çölleşme hassasiyeti bakımından dirençli hale getirilmeyi beklemektedir (Resim 1). Sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için kentlerin tarihi değerlerini de hesaba katan etkili su yönetimleri ve bütüncül yaklaşımlar benimsenmelidir. Bunun için kentlerimizin geçmişinde saklı bıraktığımız bir yapı grubu olarak tarihi su yapıları, sürdürülebilir bir mimarlık ağı yaratarak bulundukları kentlerin kırsal ile ilişkisinin tayininde etkili rol oynamışlardır. Tarihi çeşme, sarnıç, selsebil, rezervuar ve havuz gibi su yapılarının varlığı, birçok kentin ve sakinlerinin refahı için gerekli olan kentsel dokuyu üretmişlerdir.

Turizme dayalı ekonomik değerlerinin yanı sıra bu yapıların ekolojik önemi tektonikleştirilerek, kentsel dokuya entegre olmaları ve sürdürülebilir kentleşmeyi desteklemeleri mümkündür. Tarihi su yapılarının oluşturduğu kentsel tipolojiyi geliştirmek ve insanlar ile doğal çevre arasında sağlıklı bir etkileşimi teşvik etmek için yeni yapıların su peyzajına eklenmesini de gerektirir. Fakat bu türden kapsamlı bir kentsel dirençlilik çerçevesi çizmek için gerekli enstrümanlar yeteri kadar kullanılmamaktadır. Bu yapıların etkisiyle oluşan peyzajın insan - doğa ilişkisindeki önemini inceleyen bu çalışma ileri düzey hesaplamalı analiz yöntemlerini kullanarak Mardin’de kırsaldan kentsel peyzaja politik ekolojik bir yaklaşım sunmaktadır.

KENTSEL POLİTİK EKOLOJİ

Kapitalizmin küreselleşmesi ve etkin neoliberal politikaların doğal ve doğal olmayan arasındaki dengeyi derinden etkilediği, bu etkinin ekolojik nitelik ve nicelikler üzerinde değişimlere sebep olduğu bilinmektedir. 1990’lardan itibaren hem kentsel değişimin çevresel etkileri hem de kentsel sürdürülebilirlik konuları üzerine yapılan çalışmalarda artış yaşanırken Kentsel Politik Ekoloji (KPE) kavramı da literatürde yakın zamanda yer almaya başlamıştır. KPE, kentlerin yalnızca kent çeperleri ve kent - kır sınırları ile değerlendirilemeyeceğini vurgulayarak, insanların doğal çevreyle olan ilişkilerini ve bu ilişkilerin kentlerdeki politik, sosyal ve ekonomik yapılarla etkileşimini inceleyen bir disipline dönüşmektedir. KPE, kentsel sürecin değişim ve dönüşümü konusundaki ideolojik, materyalist ve söylemsel kümelenmeyi de incelemektedir. KPE’nin çalışma konuları arasında kentleşme süreçleri, kentsel çevre politikaları, kentsel çevre ve risk kontrolleri, kentsel adalet, gıda ve atık yönetimi başlıklarI yer almaktadır.[1] KPE’nin çalışma alanlarından ve kentsel sürdürülebilirlik konusunda önemli çatışma konusu oluşturan su ve hava sorunları da öne çıkmaktadır.[2] Bu bağlamda tarihi kentlerdeki kültürel peyzajın sürdürülebilirlik üzerinden okunması ve kentsel politik ekolojinin sağladığı bütüncül pencereden de sosyo-çevresel dönüşüm sürecinin incelenmesi gerekmektedir.

TARİHİ KENTSEL PEYZAJ

Tarihi kentsel peyzaj kavramı kültürel mirasın korunması ve kentsel sürdürülebilirliğin birlikte ele alınması amacıyla ortaya çıkmıştır. 2011 Paris Tavsiyesi’ne göre tarihi kentsel peyzaj, “tarihi merkez” veya “topluluk” kavramlarının ötesinde, daha geniş kentsel bağlamı ve coğrafi ortamı içerecek şekilde kültürel ve doğal değerler ile niteliklerin tarihi katmanlaşmasının bir sonucu olarak gelişen kentsel alandır.[3] Tarihi ve kentsel nesneler-arası ilişkileri okumayı amaçlayan tarihi kentsel peyzaj, birçok olguyu, kavramı ve sorunsalı içermektedir. Bugünün post-endüstriyel ve neoliberal kentlerindeki tarihi peyzaj tanımı, insan, toplum, doğa ve kent kavramları arasında yeni bir politik ekoloji üretim alanı doğurmaktadır. Fakat birçok ülkede yaşanan farklı bürokratikleşme süreçleri, metodolojik yenilikler keşfetmek yerine kent planlaması teori ve pratiğinde krize dönüşmektedir.[4]>

Tarihi peyzaj alanlarında su kültürü ve ortaya çıkardığı su yapıları, konumlandıkları kentsel alanların şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Su, yaşamın kaynağı olmasının yanı sıra tarih boyunca özellikle kurak iklim bölgelerinde kentlerin gelişiminde belirleyici olmuştur. Hindistan’ın en önemli su kaynağı olan Ganj, Orta Avrupa’yı şekillendiren Tuna, Amerika Birleşik Devletleri için kritik bir su yolu olan Mississippi, Mısır'a hayat veren Nil Nehri ve Mezopotamya’yı oluşturan Dicle - Fırat gibi örnekler, su kaynaklarının kentleşme üzerinde ne denli etkili olabileceğini göstermektedir. Su kaynaklarına bağlı oluşan kentleşme ve ortaya koyduğu yapılar, sadece fonksiyonel amaçlar taşımakla kalmaz, aynı zamanda estetik ve sosyal değerler de sunar. Su kültürü, bu yapılar aracılığıyla toplumsal etkileşimleri, ritüelleri ve günlük yaşamı şekillendirir. Tarihi kentsel peyzajlarda su, geçmişin izlerini taşıyan bir işlev görerek hem yerel halkın kimliğini hem de kentin kültürel mirasını zenginleştirir. Bu açıdan Mardin, zengin tarihi ve kültürel dokusu ile tarihi kentsel peyzaj kavramının somut bir örneğini sunmaktadır. Mardin'in tarih boyunca su kaynaklarını yönetme ve kullanma biçimleri, kentsel yapının şekillenmesinde önemli bir rol oynayarak tarihi kentsel peyzajın temel unsurlarından birine dönüşmüştür.

KENT - KIRSAL ALAN İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA MARDİN’DEKİ SU KÜLTÜRÜ

Tarihi kentler, turizm açısından önemli eserler sunarken, tarihi peyzaj unsurlarının korunması ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılması da önemlidir. Çevresel sürdürülebilirlik açısından doğal çevresi ile özgün bir ilişki kuragelmiş olan Mardin’in tarihi kentsel peyzajı önemli bir çalışma alanı sunmaktadır. Nitekim çölleşme hassasiyeti haritası ile topoğrafya nemlilik analizini karşılaştırdığımızda kuraklık riskine rağmen Mardin’in genel olarak suyu verimli kullanmaya olanak sağlayabilecek bir arazi biçimine sahip olduğu görülmektedir (Resim 2).

Makro ölçekte incelendiğinde, Mardin kentinin gelişiminde önemli bir jeolojik unsur olan suyun, yerleşim yerleri arasındaki ağı belirleyen önemli bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Buğur Çayı, Çağ Çağ Deresi, Savur Çayı ve Zergan Deresi gibi akarsular, kentin su kültürü etrafında şekillenmesinde belirleyici olmuşlardır. Ayrıca dere ve akarsu kenarı yerleşimler, kentin morfolojik gelişiminin yanı sıra ekonomisinde de önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde Mardin kent merkezine gelen içme suyunun büyük bir bölümü Beyazsu’dan karşılanırken, özellikle kurak geçen yaz aylarında doğaseverlerin uğrak yerlerinden olan Yardere, Yeşilsu (Savur Çayı) ve Ğurs Vadisi etrafında tarım faaliyetleri yapılmaktadır (Resim 3). Bu durum, kentin politik ekolojik düzlemini, tarihi kentsel peyzajında yer alan su yapılarının unutulmakta olan sosyokültürel özelliklerinden soyutlanmış bir eksene taşımaktadır.

Makro ölçekte akarsu ve dereler yapıların konumlanışına etki ederken; mikro ölçekte ise yeraltı su kaynakları ve kaleden gelen sular da mekân tasarımlarına etki etmiştir. Tarihi Mardin kentinin morfolojik yapısında önemli bir konu olan su kullanımı, kentsel tipolojiyi de etkilemiştir. Bölgenin coğrafi, iklimsel ve kültürel özellikleri sonucu kent içerisinde çeşmeler, eyvanlarda selsebiller, avlularda ise su kanalları, havuzlar ve kurnalar türemiştir. Avlu içindeki selsebilli eyvana göre diğer mekânların dizimi gelişmiştir (Resim 4). Tarihi Mardin dokusunda yer edinen önemli birçok anıtsal yapıda bulunan selsebilli eyvanlar, günümüze kadar ulaşan anonim tasviri ile “insan yaşamını” temsil etmektedir ve suyun çıkış noktası doğumu, döküldüğü yer gençliği, ince uzun su kanalı ihtiyarlığı ve suların bir havuzda toplanması ise ölümü sembolize etmektedir. Fakat 20. yüzyılda değişen su kullanım kültürü sonucu çeşmeler ve kuyular kullanılmamaya başlanmıştır. Kentsel suyun kent içi kullanımında yaşanan değişimler su ekosisteminin yönetimini özelleştirirken yapılan yanlış mühendislik uygulamaları ile büyük bir çatışma konusu haline gelmiştir.

İÇE DÖNÜK TARİHİ KENTSEL YAYILIMIN ETKİLERİ: CUMHURİYET MEYDANI

Mardin’de merkez ilçe olan Artuklu’da görülen yeni şehrin dışa dönük kentsel yayılımı ile üzerinde oturduğu topoğrafyanın nemlilik endeksi, suyun ekolojik kullanımını sağlayan yeni yapılar inşa edildiğinde beslenebilecek alanları göstermektedir (Resim 5).

Bu potansiyeline rağmen, hızla ilerlemekte olan neoliberal dışa dönük kentleşme, Mardin’de turizm kaynakları tarafından beklenmekte ve bu kaynak da içe dönük yayılımın baskısı altında yüzeysel koruma stratejileri tarafından yok edilmektedir. Cumhuriyet Meydanı, trafik ve silüet sorunsalında dönüşen bu baskının en fazla hissedildiği alanlardan biri olagelmiştir (Resim 6).

Halbuki Mardin’in tarihi kentsel peyzajı, kentsel dirençliliğe katkıda bulunan benzersiz özelliklere sahiptir. Fakat tarihi Mardin şehrinin kentsel dirençliliğini koruma hedefinin, Cumhuriyet Meydanı’nın yeni düzenlemesinde arka planda kaldığı görülmektedir. Uygulanan proje sonrası meydanın hâlihazır durumuna göre yaptığımız yağmur suyu akış analizi, plüvyal taşkın risk faktörünün mekânsal izdüşümünü göstermektedir (Resim 7).

Meydanın yeni düzenlemesinde yağmur suyu akış yönünü ve tarihi kentsel peyzajın su yapılarını esas alan uygulamalar yerine sert zemin kullanımı ile sadece düz ve boş bir alan yaratılmıştır.<[5] Geçmişte kentin zemin dokusunun geçirgen yapısı farklı bölgelerde dağınık bir şekilde yer alan tarihi su yapıları ile kentsel plüvyal taşkın durumuna dair bir direncin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bugün ise, Cumhuriyet Meydanı’ndakine benzer bir şekilde Mardin’in sert zemin uygulamaları ile yenilenen merdivenli sokakları aşırı yağış dönemlerinde yağmur suyu ile dolarak plüvyal taşkınlara sebep olmaktadır (Resim 8).

Fotoğraftaki kişinin suyu toplayıp çiçekleri sulaması, su ve çevre hassasiyetinin davranışa dönüşmesinde sorun yaşanmadığını ve Mardin’deki su(suzluk) kültürünün halen devam ettiğini göstermektedir. Fakat suyun tahliyesi için tarihi kentsel peyzaja entegre düşünülmüş bir mühendislik yaklaşımı benimsenmemiştir; bu da kullanıcıların gündelik yaşamlarını zorlaştırmaktadır. Bu durum, insanların kentin dışa dönük yayılım gösterdiği yeni yerleşim alanlarında daha konforlu kentsel mekânları tercih etmelerine ve kentin politik ekolojik dengesinin değişmesine yol açmaktadır. Sermaye odaklı turizm stratejileri, kentin içe dönük yayılımını kontrol ederken, tarihi kentsel peyzajın sürekliliği göz ardı edilmektedir. Doğal çevre unsurları da dikkate alınmadığından sürdürülebilir kültürel miras yönetimi zorlaşmaktadır.

SONUÇ

Kentsel tarihi peyzaj alanlarının korunması uygulama ve yönetim konularında tartışmalara yol açmaktadır. Politik ekoloji ve tarihi peyzaj kavramları kentsel bağlamın dinamik ve heterojen yapısını bir arada okumaya odaklanmaktadır. Bu çalışmada, Mardin gibi tarihi kentlerin sadece geçmişin fiziksel izlerini taşıyan alanlar olarak değil, günümüz politik ve ekolojik mücadelelerinin mekânsal yansımalarının analiz yöntemlerine dair bilgisayar destekli bir yaklaşım sunulmaktadır. Tazeliğini koruyan bir yaklaşım olarak politik ekoloji, odak noktasını arayan bir alandır.[6] Sosyal, ekonomik ve çevresel birçok değerlendirme biçiminin tartışıldığı alana katkısı bakımından, tarihi kentsel peyzaj kartını açan bu çalışmanın önemi her iki yaklaşımın aradığı yöntemsel yeniliklerin altında yatmaktadır. Bu anlamda, su peyzajının (waterscape) ürettiği mekânları şekillendiren - radikal veya kademeli - dönüşümlerin araştırıldığı çalışmalara ek olarak[7] doğrudan mekânsal bağlamlara özgü bir mekân teorisinin gelişimine katkı sunulmaktadır. Bu bağlamda, Mardin’in tarihi kentsel peyzajını incelenmekte, kentsel müdahalelerin ekolojik bağlamda neden olduğu dönüşümler analiz edilmektedir. Kuraklık riskinin çölleşme gerçeğine dönüşmekte olduğu bugünlerde, tarihi su yapılarının geçmişte ürettiği ekolojik ve kültürel ekosistemin önemine dikkat çekilmektedir. Gerçekleştirdiğimiz hesaplamalı analizler, 3B modeller üzerinde görselleştirilerek halen geçerli olan koruma strateji ve uygulamaların kentsel politik ekoloji bağlamında geçersizliğini, dolayısıyla da tarihi kentsel peyzajın otantik ve fonksiyonel niteliklerinin kaybolduğunu ortaya koymaktadır. Simüle edilen olası plüvyal taşkınlar sonucu, Mardin gibi bir yerde çokça ihtiyaç duyulmasına rağmen fazla suyun boşa akmasının ötesinde, ana ulaşım aksı ve tarihi peyzaj risk altında görünmektedir. Eski Hükümet Meydanı’nda görüldüğü gibi,[8] mevcut ihtiyaçlarla yeniden tanımlanan alanlarda doğal ve kentsel yapılar arasındaki ilişkinin dikkate alınmamasının taşıdığı riskler ve mekânsal sebepleri diyagramlar ile anlatılmaktadır. Konumu gereği önemli bir sosyalleşme ve toplanma alanı olan Cumhuriyet Meydanı da su yapılarının yeniden üretilerek tarihi kentsel peyzajın sürekliliğinin, dolayısıyla kentsel dirençliliğinin sağlanabileceği üzerinde durulmaktadır. Tam da bu noktada, çalışmanın hesaplamalı yöntem ve hacimsel gösterimleri salt heyecan verici, yenilikçi ve alternatif bir yaklaşım olarak görülebilir; fakat daha da önemlisi makro ve mikro ölçeklerin kesiştiği politik ekoloji düzleminde kentlerimizin çok katmanlı yapısını okumak için zorunlu ve güncel teorik tartışma ve kavramların ampirik ölçeklerini tamamlayan bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır.

*SA araştırmanın tasarımında, yöntemin belirlenmesinde ve yazımında, metnin yazımında, düzeltmelerinde, okunmasında, hesaplamalı kentsel analizlerin simülasyonunda, haritaların oluşturulmasında; DŞ kentsel politik ekoloji ve sonuç kısmının yazımında; İK ve BÇ tarihi kentsel peyzaj ve Mardin’deki su kültürü ile ilgili kısımların yazımında katkı sağlamıştır.

NOTLAR

[1] Tekin Bilbil, Ebru, 2019, "Kentsel Politik Ekoloji Literatürü İçerisindeki Tartışmalar: Milieu Fikri Bir Çözüm Olabilir mi?", İdealkent, cilt:10, sayı:28, ss.1130-1157.

[2] Gandy, Matthew, 2004, “Rethinking Urban Metabolism: Water, Space and the Modern City” City, cilt:8, sayı:3, ss.363-379; Kaika, Maria, 2006, “The Political Ecology of Water Scarcity. The 1989–1991 Athenian Drought.” In the Nature of Cities. Urban Political Ecology and the Politics of Urban Metabolism, Routledge, Londra.

[3] “Recommendation on The Historic Urban Landscape”, UNESCO, Paris, 2011, (https://whc.unesco.org/en/hul/). [Erişim: 25.08.2024]

[4] Gabrielli, Bruno, 2010, “Urban Planning Challenged by Historic Urban Landscape”, Managing Historic Cities, UNESCO World Heritage Centre Press, ss.19-26.

[5] Aydın, Serdar; Kutlu, İzzettin; Karataş, Lale, 2023, “Mardin’de Bir Meydan”, Yapı, sayı:487, ss.68-75.

[6] Robbins, Paul, 2019, Political ecology: A critical introduction, John Wiley & Sons.

[7] Flaminio, Silvia; Rouillé-Kielo, Gaële; Le Visage, Selin, 2022. “Waterscapes and hydrosocial territories: Thinking space in political ecologies of water”, Progress in Environmental Geography, 1(1-4), ss. 33-57.

[8] Anadolu Ajansı, 2019, “İstinat duvarı yıkılınca tarihi mescidin izi ortaya çıktı”, (https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/istinat-duvari-yikilinca-tarihi-mescidin-izi-ortaya-cikti-/1408428). [Erişim: 25.08.2024]

Bu icerik 306 defa görüntülenmiştir.